İnşaatın Teknolojiyle Evrildiği Modüler Yapılarda “Türkiye’nin Dünya Markası”
Üretim, ihracat ve uluslararası müteahhitlik faaliyetleriyle, Türkiye’nin global pazardaki güçlü markalarından biri olan Dorçe Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş., ülkemizin prefabrik modüler çelik yapılar sektöründe öncü ve ilk kurulan şirketlerinden biridir.
Dorçe, 38 yıllık tecrübesiyle her türlü ihtiyacı karşılamaya yönelik projelerini; mühendislik, tedarik, üretim, lojistik, montaj, altyapı ve üstyapı işleri, test ve devreye alma gibi tüm aşamalarıyla tamamen kendi bünyesindeki mühendisler ile anahtar teslim olarak, aynı anda dünyanın pek çok bölgesinde, ağır iklim şartları altında hızlıca mobilize olarak tamamlamaktadır.
Bugün geldiği noktada Dorçe, yerel ve uluslararası kalite standartlarına uygun fabrikasıyla, prefabrik modüler yapılar konusunda Avrupa’nın en büyük üreticisidir. Proje bazlı anahtar teslim çözümleriyle mühendislik, organizasyon ve hız kabiliyeti gerektiren projelerde “Bu işi yapsa yapsa Dorçe yapar!” mottosu ile aranan bir firma olmuştur.
Uluslararası tüm projelerde, üst yapıları Türkiye’deki fabrikasında ürettiği prefabrik modüler çelik yapı elemanlarını ihraç ederek gerçekleştirmektedir. Kuruluşundan bu yana 60’dan fazla ülkeye ihracat yapmış ve 15 ayrı ülkede şirketleri bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde dahi 6 ülkeye ihracat yapmaktadır.
Prefabrik modüler çelik yapıların tercih edildiği durumlara gelindiğinde; deprem ve afet bölgeleri, çok hızlı yapılması gereken projeler, eş zamanlı olarak farklı lokasyonlarda yapılan projeler ya da malzemenin bulunmadığı imkansızlıkların olduğu bölgelerdeki kapsamlı organizasyon gerektiren projelerdir.
Konutlar, okullar, yurtlar, hastaneler, sahra hastaneleri, klinikler, karakollar, hapishaneler, petrol-gaz & maden sahalarındaki yaşam şehirleri ve işçi kampları, entegre mülteci tesisleri, askeri kamplar & üsler, sınır kampları, uçak & helikopter hangarları, mühimmat depoları, poligonlar, eğitim merkezleri bu yapıların kullanıldığı projelerden bazılarıdır.
Depreme dirençli kent planlama ve deprem kültürü farkındalığı kapsamında konuyu ele alacak olursak; çeliğin deprem esnasında sağladığı esneklik sebebiyle, gelişmiş ülkelerde zemin yapısına uygun olarak tasarlanan ve fabrikada kalite kontrolü yapılarak üretilen Prefabrik Modüler Çelik yapılar ile yüksek katlı rezidanslar, konutlar, oteller vb. yapılmaktadır.
Deprem riski yüksek coğrafyalarda müstakil konutlar çoğunlukla prefabrik modüler yapı sistemleri ile yapılıyor. Örneğin; Kaliforniya’da 560.000’i aşkın müstakil konut, depreme dayanıklı olarak prefabrik modüler yapı sistemleri ile tamamlanmıştır. Bu yıl Elazığ’da yaşanan depremden sonra TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı), Dorçe‘nin de üretim ve inşaatında yer aldığı köy evlerini bu sistemle yapmaktadır.
Prefabrik modüler çelik yapıların inşaat sektörü için sunduğu avantajlardan bazılarını sıralayacak olursak;
Depreme Dayanım: Prefabrik modüler çelik yapılar farklı bölgelerin zemin yapısına uygun şekilde tasarlandığında deprem anında esnek ve hafif yapısı ile eğilir, deforme olur ancak yıkılması zordur. Bundan dolayı, deprem riski taşıyan bölgelerde, prefabrik modüler çelik yapıların mekân algılamaları iyileştirilerek; renk, doku, malzeme, ışık ve biçim gibi değişikliklerle alternatif olarak değerlendirilmelidir.
Daha Düşük Karbon Ayak İzi – Yüksek Dayanımlı Yapısal Çeliklerin Kullanımı Karbon Ayak İzini Küçültür: Prefabrik Modüler Çelik Binalar, önceden tasarlanmış olması, inşaatın daha kısa sürede yapılması ve ekipman çalışma sürelerinin kısalması, kullanılan tüm malzemelerin dönüştürülebilir olması ve atıkların az olması gibi nedenlerle düşük karbon ayak izine sahiptir.
Nihai Yeşil Malzeme Çelik ve Geri Dönüşüm: Bir binanın “yeşil” kabul edilebilmesinin iki yolu vardır. İlki, malzemelerin işletme maliyetlerine yardımcı olma şekli, ikincisi ise kullanılan malzemelerin çevresel etkiyi nasıl azalttığıdır. Çelik, kullanım sonunda defalarca geri dönüştürülebilen ve gücünü kaybetmeyen yegâne yapı malzemelerinden biridir.
Çevre Dostu ve Trafiğe Etkisi: Prefabrik modüler çelik binaların sürdürebilirliğine katkı sağlayan bir diğer unsur ise prefabrik modüler inşaat sürecinin çoğunluğu saha dışında / ön-üretimli (off-site) olarak gerçekleşmesidir. Projenin çevreye ve sahaya olan olumsuz etkileri önemli ölçüde minimize edilmektedir. Böylece, sahada ihtiyaç duyulan araç ve ağır ekipman sayısı ve kullanımı azalırken daha az çevre kirliliği ve iş güvenliğinin artması gibi kazanımlar da ortaya çıkar.
Daha Kısa İnşaat Süresi: Prefabrik modüler çelik yapıların en önemli avantajlarından biri de inşaatın geleneksel yöntemlere göre daha kısa sürede tamamlanabilmesidir.
Emniyet ve Güvenlik: Prefabrik modüler yapılar, iş ve işçi güvenliği açısından değerlendirildiğinde de önemli avantajlar sağlamaktadır. Kapalı üretim tesislerinde gerçekleştirilen üretime bağlı olarak iş kazası riski önemli ölçüde azalır.
İklim Koşulları: Güncel teknolojiler ve yeni malzemelerle, prefabrik modüler çelik yapılar, her türlü mevsim koşuluna uygun olarak üretilebilmektedir. Yapılarda kullanılan iç yalıtım malzemeleri, projenin gerçekleştirildiği coğrafyanın iklim koşullarına uygun olarak seçilir.
Örneğin, Dorçe’nin tasarlayıp ürettiği prefabrik modüler çelik yapılar Sibirya’daki -50 derecelerden, Afrika’daki +50 derecelere kadar dayanıklı ve sürdürülebilir yapılardır.
Taşınabilir ve sökülüp yeniden kurulabilir yapılar: Prefabrik Modüler Çelik ve modüler yapılar, fabrika ortamında üretilerek sahaya sevk edilir. Montajı tamamlandıktan ve gerektiği süre boyunca kullanıldıktan sonra farklı lokasyonlarda tekrar kullanılmak için sökülüp bir araya getirilerek kullanıma olanak tanıyan yapı sistemleridir.
Tak & Çalıştır (Plug & Play): Bir binanın üretiminden nihai montajına kadar tamamen fabrika ortamında tamamlanmasına, sıhhi ve elektrik tesisatları gibi son bağlantı hatlarının hazır şekilde bir veya birkaç ‘modül’ olarak herhangi bir bölgeye gönderilmesine olanak tanıyan yapı sistemidir. Her modül inşa edilmiş ve önceden tamamlanmış, iç ve dış kaplama elemanları duvar panelleri çatı, döşeme, banyolar, mutfak ekipmanları, aydınlatma ile tam olarak donatılmış bir şekilde sahaya sevk edilir. Modüller, sahaya sevk edildikten sonra kullanım amacına göre tek başına ya da birleştirilerek anında kullanıma hazır olmaktadır.
Afet Sonrası Acil müdahalelerde: Dorçe, 1999 Marmara Depremi, 2003 İran Bam Depremi, 2011 Van depremi ve 2020 Elazığ Depremi gibi birçok deprem sonrası, AFAD, Birleşmiş Milletler, JICA gibi kurumlar aracılığıyla afet yönetiminde aktif olarak yer alarak projeler tamamlamış, yardım ve bağışlarda bulunmuştur.